İnançla ilgili konularda Hz. Peygamber (sav) ve sahabenin yolundan giden, nasları (delilleri) kendi heva ve heveslirine göre te’vil etmeyen gruba “Ehl-i Sünnet” (Peygamberimizin sünnetine uyanlar) denir.
Diğer bir değişle Ehli Sünnet; Hz. Peygamber (asm) ve sahabeyi örnek kabul eden Müslüman toplumunun büyük bir kısmına (% 90) denir. Genelde kısaca “sünnilik” olarak bilinir. Bu grup sünnete bağlı olduğu ve cemaat ruhundan ayrılmadığı için “Ehl-i Sünnet ve’l-cemaat” adıyla da anılır.
Ehli Sünnet kısaca; Hz. Peygamber”in sünnetine uyan ve Hz. Peygamber”i hayatta örnek edinen ve onun sünnetine göre hayatına yön veren demektir.
Ehl-i Sünneti’in ilk temsilcilerine “Selefiyye” denmiştir. Daha sonra ise Maturidi ve Eş’ari mezhepleri ortaya çıkmış ve Ehli Sünnet inancını ehli Bid”at fırkalara karşı savunmuşlardır. Bu gün Selrefşiyye veya ilk selefiler denilen mezhep ortada yoktur. Bu nedenle Ehli Sünnet’in itikadda iki mezhebi vardır. Maturidilik ve Eş’arilik.
1. Selefiye: inançla ilgili ilk mezhep budur. Bunlar müteşabih ayetleri ve sıfatları te’vil etmezler yapmadan olduğu gibi kabul edenlerdir. Allah’ın sıfatları ve diğer konularda ayrıntılara girmezler. Bunlara “Selfiye-i ula” (ilk selef) denir. Ancak gümüzdeki selefi akımların bu ilk selef mezhebiyle bir alakası yoktur. Selef mezhebi denince ilk iki asırda yaşamış olanlar kasdedilmektedir.
2. Mâturidîye Mezhebi: İmam Azam’ın itikadı görüşlerini bir mezheb haline getiren Ebu Mansur Maturid’nin imamı olduğu mezheptir. Daha çok Hanefî mezhebinde olanlar Akide konusunda bu mezhebi benimsemişlerdir.
3. Eş’ariye Mezhebi: Ebu’l- Hasanel-Eş’ari’nin kurduğu mezheptir. Bu mezhebi de daha çok fıkıhta Şafii olanlar bu mezhebi benimsemişlerdir.
Ehl-i Sünnet itikadında olmanın alametleri
1. Îmânın altı şartına, yanî Allah Teâlâ’nın varlığına ve birliğine, eşi ve benzeri olmadığına, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret hayatındaki hâllere, hayır ve şerrin, iyilik ve kötülüğün Allah Teâlâ tarafından yaratıldığına inanmalıdır. (Bunlar “Âmentü”de bildirilmiştir.)
2. Allah Teâlâ’nın son kitabı olan Kuran-ı Kerîm’in, Allah Teâlâ’nın kelâmı olduğuna inanmalıdır.
3. Mümin, kendi imanından hiç şüphe etmemelidir.
4. Peygamberimize (asm) îmân edip, hayatta iken Onu görmekle şereflenen ashâb-ı kirâmın hepsini çok sevmelidir. Dört halifesine, yakın akrabaları olan Ehl-i beytine ve muhterem hanımlarından hiçbirine dil uzatmamalıdır.
5. Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına inanıp, tembellikle yapmayan müminleri kâfir bilmemelidir.
6. Ehl-i kıble olduklarını söyleyen, Allah Teâlâ’ya ve Peygamberi Muhammed aleyhissalatü vesselama inandım dediği halde, yanlış itikatta olanları tekfir etmemeli, kâfir olduklarını söylememelidir.
7. Peygamberimizin (asm) Mirac’ının, hem rûh ve hem de beden ile olduğuna inanmalıdır.
8. Cennette müminlerin Allah Teâlâ’yı göreceklerine inanmalıdır.
9. Kıyamet gününde, peygamberler ve sâlih kulların şefâat edeceklerine inanmalıdır.
10. Kabirde nimet ve azabın, rûh ve bedenle olacağına ve kabirdeki ruhların, diri kimselerin yaptıklarını ve söylediklerini işitebileceğine inanmalıdır.
11. Evliyaların kerameti hak olduğuna inanmalıdır.
12. Kuran-ı Kerîm okumanın, sadaka vermenin ve hatta bütün ibadetlerimizin sevaplarını, ölenlerin ruhlarına göndermenin, onlara fayda vereceğine, azaplarının hafifletileceğine veya kaldırılmasına sebep olacağına inanmalıdır.
Ehl-i Sünnetin Temel İnanç Esasları
• Ehl-i sünnete göre dinin temel iki kaynağı vardır. Birincisi Kur”an-ı Kerim, ikincisi ise Hz. Peygamber”in sünnetidir.
• İman ve amel birbiriyle sıkı bir ilişki içerisindedir. Ancak ameller imana dâhil değildir.
• Bütün inananlar kardeştirler. Ehl-i kıbleyi tekfir etmek kesinlikle caiz değildir.
• Ehl-i kıble olmasına rağmen, büyük günah işleyenler, imandan çıkmazlar fakat günahkârdırlar. Ancak işledikleri günahlardan tövbe etmeleri farzdır.
• Allah katında insanlar ancak takvayla üstünlük sağlarlar.
• İman edilecek hususlar açısından iman artıp eksilmez. Ancak kalplerdeki iman nuru, Allah sevgisi, kulluk şuuru ve ibadet zevki, kulun haline, edebine ve niyetine göre artar ve eksilir. Sürekli işlenen günahlar kalbi öldürür, imanı zayıflatır ve ibadet neşesini yok eder.
• Bütün müminler Allah”ın dostudur. Ancak müminlerden muttaki olanlar, takvada üstün olanlar Allah”ın veli kullarıdır. Allah dostlarından ve veli kullardan sadır olan kerametler haktır. Fakat velilik için keramet şart ve lazım değildir.
• Ehl-i sünnet, sevdiğini Allah için sever, buğz ettiğine de Allah için buğz eder. Nefsi için kimseye düşman olmaz.
• Ehl-i sünnet, bütün âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.s) Efendimizi hayatında örnek edinir. Bunun için bir Müslüman, hiçbir halde hiçbir kimseye zulüm yapamaz. Müslümanın temel ahlâkı, kusurları affetmek, insanları güzel öğüt ve ikna yoluyla hayra davet etmek, doğruyu yaşayarak göstermek ve herkese iyiliği emretmek ve kötülüklerden de sakındırmaktır.
• Ehl-i Sünnete göre, ahirette peygamberlerin ve Allahu Teala”nın izin verdiği salihlerin şefaati haktır. Allahu Teala ahirette müminlere cemalini gösterecektir.
• Eh-i Sünnete göre, Cennet ve cehennem ebedidir. Kalbinde zerre kadar iman ve Allah sevgisi ile ilâhî huzura gelenler, günahları yüzünden cehenneme girseler de, orada ebedî olarak kalmayacaklardır.