Beni Kaynuka Savaşı ve Beni Kaynuka Savaşı nedenleri nelerdir? İşte Beni Kaynuka Savaşı hakkında bilgi.
Beni Kaynuka Savaşı (Hicri 2. Yılı Şevval Ayı)
Bedir Savaşı, yahudileri fazlasıyla telaşlandırmıştı, islâm’ın artık bir güç haline geldiğini görmüşlerdi. Yahudi kabileleri içinde en cesurları Kaynuka oğullarıydı. O yüzden herkesten önce bunlar müslümanlarla savaşacaklarını söylemeye cüret ettiler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’le yaptıkları anlaşmayı önce bunlar bozarak sözlerinde durmadılar. İbn Hişâm ve Taberî, Asım b. Katâde’nin İbn îshâk’tan rivayet ettiği şu sözü naklederler:
“Benî Kaynuka, Hz. Peygamberle aralarındaki anlaşmayı bozan ve Bedir’le Uhud savaşı arasındaki dönemde müslümanlarla savaşan ilk yahudi kabilesiydi.”
îbn Sa’d, Benî Kaynuka savaşını anlatırken şöyle der:
“Bedir savaşında zafer elde edilince yahudiler bunu kıskandılar ve isyankârlık göstererek anlaşmayı bozdular.”
Bu ateşi daha da alevlendiren bir kaza olmuştu. Ensârdan birinin hanımı Medine çarşısında bir yahudinin dükkanına alış veriş yapmak için peçeli olarak girmişti. Yahudiler ona elle ve dille sarkıntılık ederek, hakaret etmek istediler. Bunu duyan müslümanlar şiddetle tepki göstererek harekete geçtiler ve müslüman kadının peçesini kaldırarak el uzatan yahudiyi öldürdüler. Yahudiler de bir müslümanı öldürdü. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem durumu haber alınca yahudilere gitti ve: “Allah’tan korkun! Dikkat edin de başınıza Bedir’dekiler gibi bir felaket gelmesin” buyurdu. Bunun üzerine: “Biz Kureyş değiliz, aramızda bir savaş olursa savaşın ne demek olduğunu gösteririz” dediler.
Yahudiler anlaşmayı bozduklarını ve savaşa hazır olduklarını ilan ettikleri için Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem mecbur kalarak savaş hazırlıkları yaptı. Bunun üzerine yahudiler kalelerine kapanarak kapıları kapattılar. Müslümanlar Kaynuka oğullarının kalelerini kuşattı ve bu kuşatma onbeş gün sürdü. Sonunda Hz. Peygamber’in vereceği karara ve sonuçlarına razı oldular. Abdullah b. Übeyy onların dostu ve müttefiki idi. Hz. Peygamber’den bunların yurtdışı edilmelerini istedi. Neticede onlar Suriye bölgesindeki Izreât’a sürüldüler. 300’ü zırhlı olan bu insanların tamamı 700 kişiydiler. Bu olay, Hicrî ikinci yılın Şevval ayında olmuştu.
Ka’b İbn Eşref’in Öldürülmesi (Hlcri 3. Yılı Rebiülevvel Ayı)
Ka’b Ibn Eşref adında, ünlü bir yahudi şâir vardı. Babası Tayy kabilesinden Eşrefti. Medine’deki Benî Nadîr kabilesinin müttefiki ve dostu olarak o kadar itibar ve saygı kazanmıştı ki, yahudilerin başı ve Hicaz tüccarı unvanı verilen Ebu Ra-fi’ b. Ebu’l-Hakîk adlı yahudinin kızıyla evlendi. Ka’b bu kızdan doğmuştu. Bu iki taraflı ilişkiden dolayı Ka’b’ın, yahudiler ve Araplarla eşit ilişkisi vardı. Şairliğinden dolayı da halk üzerinde geniş bir etkisi vardı. Gün geçtikçe servet ve nüfuzundan dolayı bütün Arabistan yahudilerinin lideri haline gelmişti. Yahudi alimlerine ve din önderlerine maaşlar bağladı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesel-lem, Medine’ye geldikten sonra, yahudi bilginler Ka’b’dan aylıklarını almaya gelince Ka’b onlardan Hz. Peygamber hakkındaki görüşlerini ve düşüncelerini sordu. Ancak kendisi gibi düşündüklerini öğrendikten sonra maaşlarını verdi.
Ka’b b. Eşref amansız bir islam düşmanıydı. Bedir savaşında Kureyş ileri gelenleri Öldürülünce çok üzüldü ve kalbinden yaralandı. Ölüler için taziyede bulunmak üzere Mekke’ye gitti. Bedir’de ölenlerin ardından ağıt olarak yazdığı ve onların intikamım almaya teşvik eden şürlerini, insanları biraraya toplayarak hüzünle okudu. Hem ağladı, hem de orada bulunanları ağlattı, tbn Hişâm bunları anlatırken olaya ait şiirleri de nakletmiştir. Her ne kadar bu tür şiirlerin çoğu yapmacık da olsa, o günün dilini aksettirdiği için bir iki mısrasını nakledelim:
“Bedir savaşının değirmen taşı, Bedir’dekileri öğütüp un etti. Bedir gibi olaylar için ağlamak, çırpınmak gerekir Muhtaçların sığınakları olan Nice şerefli çehreler orada Öldürüldü”
Medine’ye döndüğünde Hz. Peygamber’i kötüleyen şürler söyledi ve insanları Hz. Peygamber aleyhine tahrik etmeye başladı. Bugün popüler siyasetçi ve liderlerin heyecanlı konuşmalarının ve ünlü gazetelerin yazılarının nasıl etkisi oluyorsa, o günkü Arabistan’da da şâirlerin ve şiirlerin benzer etkisi oluyordu. Tek başına bir şair bütün kabileleri dolaşıp şiirlerinin etkisiyle insanları coşturuyor, kalpleri harekete geçirebiliyordu.
Bir rivayette de anlatıldığına göre: Ka’b b. Eşref yanma kırk adam alarak Mekke’ye gitmişti. Orada Ebu Süfyân’la buluştu ve onu Bedr’in intikamını almaya teşvik etti. Ka’b’ın konuşmalarıyla coşan Ebu Süfyân, bu kırk kişiyi de alarak Kabe’ye gitti. Hep beraber Kabe’nin örtüsüne sarılarak Bedr’in intikamını almaya yemin ettiler.
Ka’b b. Eşref bununla da yetinmedi. Medine’ye döndükten sonra Hz. Peygamberi gizlice öldürmeye karar verdi. Allâme Ya’k^bî, Tarihlinde Benî Nadîr olayı hakkında şunları kaydeder: “Yahudi Ka’b b. Eşref, Hz. Peygamberi tuzak kurarak öldürtmek istedi.”
Hafız îbn Hacer’in Fethu’l-Bârî isimli eserinin Ka’b b. Eşref bölümünde tkri-me’nin senedi ile naklettiği şu rivayet de bunun doğruluğunu desteklemektedir:
“Ka’b b. Eşref, Hz. Peygamberi yemeğe davet etti ve Hz. Peygamber gelirken tuzak kurup öldürmeleri için adamlar ayarladı.”
Hafız îbn Hacer her ne kadar bu rivayetin senedinde zayıflık olduğunu yazmışsa da diğer rivayetlerle karşılaştırdığımız zaman ve mantığımıza vurduğumuz zaman bu zayıflık ortadan kalkmaktadır.
Tuzak kurmaları tehlikesi fazlalaşınca Hz. Peygamber bazı sahabîlere bunun çaresine bakılması gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme (ra) Hz. Peygamberden de izin alarak ve Evs kabilesinin ileri gelenleri ile meseleyi görüşerek Hicrî üçüncü yılın Rebiülevvel ayında gidip Ka’b’ı öldürdü. Rivayet sahiplerinin yazdıklarına göre Muhammed b. Mesleme (ra), Hz. Peygamberin huzuruna gidip: “Bana Ka’b ile konuşmam için izin veriniz” demişti. Siyerciler bunun anlamının Muhammed b. Mesleme’nin Allah Resûlü’nden bazı yalan sözler söylemesine izin vermesini istediğini, Hz. Peygamber’in de buna izin verdiği demek olduğunu yakıştırmışlardı: “Çünkü, ‘Savaş hiledir’ ilkesine göre savaşta düşmanı aldatmak, onu tuzağa düşürmek için yalan söylemek caizdir. Onun için izin almıştır” demektedirler. Ama BuhârTnin rivayetinde sadece: “Bana izin verin de onlarla bir konuşalım” ifâdesi vardır. Bu sözden, yalan söylemeye izin verildiği nereden çıkmaktadır?
Ama yapılan konuşmalardan, Ka’b’ın ve genellikle yahudilerin ahlâk ve düşüncelerinin ne noktada olduğu anlaşılmaktadır. Muhammed b. Mesleme (ra) Ka’b’a hitaben: “Biz Muhammed’i himayemize alarak bütün Arapları kendimize düşman ettik. Bizden her gün tekrar tekrar para ve yardım istiyorlar. Bazı şeylerimizi size rehin bırakarak borç almak zorundayız” dedi. Bunun üzerine Ka’b: “Sizler Muhammed’den bıkacaksınız, iyi bir borç alabilmek için karını rehin bırak” dedi, îbn Mesleme ise: “Sizin bu iyiliğiniz karşısında kadınlarımızın bize sadık kalacağına güvenemiyorum” deyince, “O halde çocuklarınızı rehin bırakın” dedi. Mesleme de: “Bununla bütün Araplar arasında rezil oluruz. Biz size en iyisi silahlarımızı rehin bırakalım. Silahların bugün bizim için ne kadar önemli olduğunu daha iyi bilirsiniz” dedi. Sahîh-i Buhâifde nakledilen rivayette katledilme olayı şöyle anlatılmaktadır:
Bu insanlar, Ka’b’ı samimi ve dostane bir havada evinden çağırdılar. Sonra îbn Mesleme, Ka’b’in saçını tarama bahanesiyle başından yakaladı ve onu öldürdü.”
Ama rivayette, Hz. Peygamberin bu harekete izin verdiği anlatılmamaktadır. O güne kadar Araplar arasmda bu yollarla adam öldürmek çok ayıp sayılırdı. Bu konu ileride detaylı bir şekilde, ayrı bir başlık altında ve Hz. Peygamberin kademe kademe Arapların bu adet ve tarzlarını nasıl düzelttiği anlatılacaktır.