Peygamber Efendimizin Kölelere Şefkat Göstermesi
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kölelere özel bir şefkat gösterirdi. Her zaman “Onlar sizin kardeşlerinizdir. Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin” derdi. Hz. Peygamber kendisine verilen köleleri her zaman azad ederdi. Ama onlar Allah Resûlü’nün lütuf ve kerem zincirlerinden kendilerini azad edemezlerdi. Fiziken ve sosyal olarak azad olurlar, ama kalpleri ve gönülleri Hz. Peygamber’in muhabbet zincirine bağlanıp kalırdı. Anne, babalarını, kabilelerini ve bütün bağlarım kopararak hayatları boyunca Hz. Peygamber’e köle olmayı şeref bilirlerdi. Zeyd b. Harise (ra) köle idi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onu azad etti. Babası onu almaya gelmişti. Ama o, Allah Resûlü’nün rahmet kapısını babanın şefkat ve lütuf gölgesine değişemedi. Babasıyla gitmeyi reddedip Hz. Peygamber’in yanma kaldı.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, Zeyd (ra)’ın oğlu Üsâme’yi o kadar çok severdi ki bazen şöyle derdi: “Eğer Üsâme kız çocuğu olsaydı boynuna kolye, kulağına küpe takardım”. Öyle ki mübarek eliyle burnunu bile temizlerdi.
Köleler “köle” kelimesini duyunca, kendilerini değersiz bir insan gibi hissederlerdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onların bu tür duygulara kapılmaları şöyle dursun, üzülmelerini dahi istemezdi. Bu meyanda da şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Hiç kimse onlara; “Benim kölem, benim cariyem demesin. Aksine benim oğlum, benim kızım desin. Köleler de efendilerine, “Sahibim, mâlikim” demesin. Sahib ve Mâlik yalnız Allah’tır. Sadece “efendim” desin.” Hz. Peygamber’in kölelere karşı o kadar merhamet ve şefkati vardı ki ölüm döşeğinde bile son vasiyeti “Köleler konusunda daima Allah’tan korkun!” buyruğu olmuştur.
Ebû Zer (ra) çok önceden müslüman olmuş bir sahabî idi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, onun doğru sözlülüğünü överdi. Bir gün azad olmuş bir acem köleye ağır ve çirkin sözler söyledi. Köle Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e giderek şikayet etti. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, Ebu Zer’i azarladı ve şöyle buyurdu: “Cahiliye sende hâlâ devam etmektedir. Bu köle senin kardeşindir. Allah Teâlâ sana onun üzerinde üstünlük bahşemiştir. Eğer senin yapma uygun düşmüyorsa sat gitsin. Allah’ın kuluna eziyet edip durma. Kendin yediğinden onlara yedir, kendi giydiğinden onlara giydir. Yapamayacakları işler yükleme. Onlara kendinin de katılıp yardımcı olacağm işler ver” buyurdu.
Bir gün Ebû Mes’ud el-Ensarî (ra) kendi kölesini döverken arkasından bir ses geldi: “Ebu Mes’ud! Bu köle üzerinde ne kadar söz sahibiysen, Allah senin üzerinde ondan daha fazla söz sahibidir. Ebu Mes’ud (ra) sesin geldiği tarafa dönüp bakınca bunları söyleyenin Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem olduğunu gördü ve “Ey Allah Resulü! Bu köleyi Allah rızası için azad ettim” dedi. Hz. Peygamber de: “Eğer böyle yapmasaydın cehennem ateşinde dağlanırdın” buyurdu.
Adamın biri Hz. Peygamber’in huzuruna geldi ve: “Ey Allah Resulü! Kölelerimin hatalarını kaç kere affedeyim?” diye sordu. Hz. Peygamber sessiz kaldı. Adam aynı soruyu tekrar sordu. Hz. Peygamber yine sessiz kalmayı tercih etti. Üçüncü kere aynı şeyi sorunca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Her gün yetmiş kere affetmeye devam et” buyurdu.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem döneminde bir ailede yedi kişi vardı. Yedi kişinin arasında bir tek cariye vardı. Bir gün o yedi kişiden biri bu kadın köleye taş vurdu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem durumu öğrenince, “Onu azad edin” buyurdu. Ailedekiler; “Ey Allah Resulü! Zaten biz yedi kişiyiz ve bir tek bu hizmetçi kadın var” deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onlara: “Ne güzel! Kendisine ihtiyaç duyduğunuz sürece o size hizmet edecek, ihtiyaç kalmayınca da azad olacak” buyurdu.
Sahabeden birinin iki kölesi vardı, ikisinden de çok şikayetçi idi. Onlara vuruyor, dövüyor, kötü sözler söylüyordu. Ama ikisi de huylarından vazgeçmiyordu. O şahabı gelip köleleri Hz. Peygamber’e şikayet etti ve ne yapması gerektiğini sordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Verdiğiniz ceza onların hatalarına eşitse tamam, fazladan verdiğiniz cezalar miktannca Allah Teâlâ da size ceza verecektir” buyurdu.
Bunu duyan şahabı kendini kaybetti ve ağlayıp sızlamaya başladı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bunun üzerine/ “Bu adam galiba Kur’an okumuyor” buyurdu ve bir âyet okudu. Bunu dinleyen o kişi Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e: “Ey Allah Resulü! En iyisi ben onlan ayırayım. Siz şâhid olun ki artık onlar azad olmuştur” dedi.
însanlar köleleri evlendiriyor, istedikleri zaman da zorla boşatıyorlardı. Nitekim biri cariyesini erkek kölesiyle evlendirmişti. Sonra onları birbirinden ayırmak istedi. Köle Hz. Peygamber’e gelerek şikayet etti. Hz. Peygamber de minbere çıkarak şöyle buyurdu: “insanlar neden köleleri evlendirdikten sonra onları ayırmak isterler. Evlenme ve boşanma hakkı sadece kocanındır.” işte bu şefkat ve merhametin etkisiyleydi ki, pek çok kafirin kölesi kaçıp Hz. Peygamber’e geliyor, Hz. Peygamber de onlan azad ediyordu. Ganimet mallan dağıtılırken kölelere de pay ayırıyordu. Yeni azad olmuş kölelerin para pulları olmadığından devlet hazinesine ait gelirlerden, herkesten önce bunlara belli bir pay ayırıp veriyordu.