Hz. Peygamberin İnzivaya Çekilmeyi Sevmemesi
Allah Resulü ruhbanlığı ve dünyadan el-etek çekmeyi sevmezdi. Sahabe-i kiramdan bazı zatlar, yaratılışlarından gelen bir eğilimle veya hıristiyan rahiplerin etkisiyle ruhbanlığa yatkın ve ruhbanca yaşamaya istekliydi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onları bundan vazgeçirdi. Sahabeden bazıları yoksulluklarından dolayı evlenemiyor/ama diğer taraftan da bedenî isteklerine de hakim olamıyorlardı. Bunlar bu iki imkânsızlık arasında şaşkın kalarak erkeklik organlarını kesmek istediler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buna tepki gösterdi ve bu düşünceyi ağır şekilde eleştirdi. Kudâme b. Maz’ûn (ra) ile bir başka şahabı Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “Bizden biri hayvan eti yememeye, birimiz de evlenmemeye kesin karar verdik” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Ben ikisinden de yararlanıyorum” buyurdu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in buna razı olmadığını görünce her ikisi de kararlarından vazgeçtiler. Araplar arasında eskiden beri sürüp gelen ve o günlerde hâlâ devam eden “visal orucu” vardı. Yani birkaç gün hiçbir şey yemeden peşpeşe oruç tutarlardı. Sahabe-i kiram da böyle oruç tutmaya karar verdi. Ama Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bunu da şiddetle menetti. Abdullah b. Ömer (ra) dünya nimetlerine karşı gözü tok, Allah ehli bir kişiydi. Gündüzleri sürekli oruçlu olmaya, geceleri de ibadetle geçirmeye kesin karar vermişti. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Bedeninin senin üzerinde hakkı vardır, gözünün hakkı vardır, eşinin hakkı vardır. Ayda üç gün oruç yeterlidir” buyurdu. Abdullah b. Ömer ise: “Benim bundan fazlasına da gücüm yeter” deyince Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem: “O halde üç günde bir” buyurdu. Abdullah b. Ömer: “Bundan daha fazlasına da gücüm yeter” deyince Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem “Gün aşırı tut. Bu Davud’un orucudur ve oruçların en üstünüdür” buyurdu. Hz. Abdullah b. Ömer: “Bundan fazlasma gücüm yeter, daha fazla ve sık oruç tutubalirim” deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem; “Yeter, bundan fazlası iyi değildir” buyurdu.”
Bir başka rivayette şöyle denilmektedir: “Abdullah b. Ömer (ra)’m oruca düşkünlüğü her tarafa ün salmca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yanına gitti. Abdullah b. Ömer Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’i karşıladı ve üzerine oturması için yere deriden bir yaygı —posteki— serdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yaygının üzerine değil de yere oturdu ve ona: “Ayda üç gün oruç tutmak sana yetmiyor mu?” buyurdu. Abdullan b. Ömer: “Hayır yetmiyor” deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, “Veya beş” buyurdu. Abdullah b. Ömer: “Hayır” dedi. Özetle Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem azar azar sayıyı çoğalttı. Abdullah b. Ömer hiçbirine razı olmadı. Sonunda Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “En son sınır şudur; bir gün yer, bir gün oruç tutarsın” buyurdu.”
Bir gün Ebu Hüreyre (ra): “Ey Allah Resulü! Ben genç bir insanım, ne evlenecek param var, ne de nefsime hakim olabiliyorum” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem sustu ve hiçbir şey söylemedi. Ebu Hüreyre (ra) tekrar aynı sözleri söyledi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yine susmaya devam etti. Üçüncü kere söyleyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Allah’ın yaratma kanunu değişmez” buyurdu.”
Bâhile kabilesinden bir adam Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’i ziyarete gelmiş ve görüşüp gitmişti. Ertesi yıl aynı adam tekrar Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’i ziyarete geldi. Aradan bir süre geçtiği için Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onu tanıyamadı. Çünkü bu süre içerisinde adamın yüzünün şekli hayli değişmişti. Adını söyleyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem hatırladı ve hayretle: “Sen çok yakışıklı bir insandın, nasıl bu kadar değiştin?” diye sordu. Adam da: “Sizden ayrıldığım günden beri hiç ara vermeksizin oruç tutuyorum” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Neden kendine bu kadar eziyet ettin? Ramazan dışında ayda bir gün oruç yeterlidir” buyurdu. Bâhile kabilesinden gelen adam: “Bundan daha fazlasını tutabilirim” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem de: Bir gün daha ilâve ederek ayda iki gün oruç tutmasını söyledi. O kişi daha fazlasını istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem üç gün yaptı. O kişi bununla da ye-tinmeyince, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona Haram Aylar’da oruç tutmasını emretti.
Bir gün birkaç sahabî, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in ibadetleri hakkında bilgi almak niyetiyle mübarek eşlerinin huzuruna çıktılar. Onlar, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in gece-gündüz ibadetten başka birşey yapmadığını sanıyorlardı. Durumun öyle olmadığını görünce: “Bizim Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’le ne ilgimiz var? O’nun gelmiş geçmiş bütün günahları Allah tarafmdan affedilmiştir” dediler. Sonra bir şahabı: “Ben gece boyunca namaz kılmaya devam edeceğim” dedi. ikincisi: ”Ben de yaşadığım sürece her gün oruç tutacağım” dedi. Öbür şahabı ise: “Ben hiç evlenmeyeceğim” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu konuşmalan duyuyordu. Onlara cevaben şöyle buyurdu: “Allah’a yemin ederim, ben Allah’tan sizden daha çok korkarım. Buna rağmen oruç tuttuğum gün de olur, oruç tutmadığım gün de olur. Hem namaz kılar, hem de uyurum, kadınlarla da evlenirim. Benim yolumdan yürümeyen, topluluğumun dışındadır.”
Bir savaş yolculuğu sırasında sahabeden biri bir mağara buldu. İçinde su vardı. Suyun çevresinde de bir miktar ot ve yeşillik vardı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna gelerek: “Ey Allah Resulü! Bir mağara gördüm. İçinde ihtiyaç duyulan herşey var. Gönlüm orada inzivaya çekilerek dünyadan el etek çekmek istiyor” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Bu dünyaya yahûdîliği veya hıristiyanlığı getirmedim. Ben uygulanması kolay ve hükümleri sâde olan İbrahim dinini getirdim” buyurdu.”