Hz. Peygamber’in (s.a.v) Özveri Ve Fedakârlığı
Allah Resûlü’nün ahlâk ve davranışlarında en çok göze çarpan ve etkisi her davranışında görülen niteliği özveri ve fedakârlığı idi. Çocuklarma sonsuz şefkat ve muhabbeti duyardı. Çocukları içinde Fâtıma (ra) kendisi için o kadar değerliydi ki, yanına geldiği zaman sevgisinden ayağa kalkar, alnından öper ve onu kendi yerine oturturdu. Bu kadar sevgisine rağmen Hz. Fâtıma’ nın geçim sıkıntısı ve imkânsızlığı o noktadaydı ki, evinde hiç hizmetçisi yoktu. Kendisi el değirmeni çevirerek bulgur öğütür, dışardan evinin suyunu taşırdı. Değirmen çevire çevire elleri su toplar, yara olurdu. Testi ile su taşımaktan omuzunda izler meydana gelmişti. Bir-gün Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldi ve istekte bulunmak diledi. Aşın utancından durumu babasma izah edemedi. Eşi Ali (ra) onun adına isteğini bildirdi ve falan savaşta elde edilen kadın kölelerden bir tane hizmetçi verilmesini istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Henüz ashab-ı suffenin ihtiyaçları giderilmedi. O kimsesiz insanların ihtiyaçları görülmeden, başka bir yerle ilgilenemem” buyurdu.”
Başka bir rivayette şu olay anlatılmaktadır: “Bir gün Zübeyr (ra)’ın kızlarıyla Hz. Fâtıma (ra) ResûH Ekrem’e gelerek geçim sıkıntılarından şikayet ettiler ve savaşta esir düşenlerden birinin kendilerine hizmetçi olarak verilmesini istediler.’Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem de onlara cevaben: “Bedir savaşında şehit düşenlerin geride bıraktığı yetimler sizden önce istediler” buyurdu.”
Bir keresinde de Hz. Ali (ra) birşey istemişti. Fakat Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona: “Sana vereyim de kimsesiz suffe sakinlerini açlıktan kıvranır vaziyette mi bırakayım? Bu olmaz” buyurdu.
Yine bir keresinde bir kadın, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e bir bez parçası hediye etmiş, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu kadarcık beze bile ihtiyacı olduğu için onu kabul etmişti. Oradakilerden biri: “Güzel bir bez” deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onu hemen ona verdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kalkıp gidince oradakiler o adama kızarak, “Hz, Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in o beze ihtiyacı olduğunu biliyorsun. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem hiç kimsenin isteğim geri çevirmez, bunu da biliyorsun” dediler. O kişi de onlara cevap olarak: “Bu bez kefenim olsun diye Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in elinden bereket olarak almıştım” dedi.”
“Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in kanaatkârlığı ve dünya malına önem vermeyişi” başlığı altında yazdığımız olaylarda Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in nasıl bir sıkıntı ve darlık içinde ömür sürdüğünü görülmektedir. Hicret’in 3. yılından çok sonra zaferler ve bolluk nasip oldu. Arabistan’da en büyük servet, bahçelere sahip olmaktı. Hicret’in 3. yılında Benû Nadîr kabilesinden Muhayrîk adında bir adam ölürken; Meşîb, Sânika, Dellâl, Hüseynî, Berkâ, A’vâf, Meşrabe ve Ümmü ibrahim adlı bahçelerinin Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e verilmesini vasiyet etti. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bunların hepsini hayır olarak başkalarına dağıttı. Bahçelerin hepsi de Allah yolunda vakfedildi. Bunların mahsulleri ve gelirleri yoksul ve kimsesizlere veriliyordu.
Sahabeden biri evlendi. Düğün yemeği vermek için evde hiçbir malzeme yoktu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona; “Aişe (ra)’nm yanına git, un çuvalını al ve buraya getir” buyurdu. O sahabî de gidip çuvalı getirdi. Halbuki Allah Resulü’nün evinde bu undan başka akşama yiyecek hiçbir şeyleri yoktu.
Bir gün Ğıfâr kabilesinden bir adam gelip misafir oldu. Akşamleyin yemek için keçi sütündün başka birşey yoktu, allah Resulü o sütü misafire ikram etti. Kendisi geceyi aç geçirdi. Daha önceki geceyi de hiçbir şey yemeden aç geçirmiş, o ana kadar karnına bir lokma girmemişti.