Hz Muhammed’in Konuşması son derece tatlı ve gönül okşayıcı idi. Tane tane konuşur, her cümlesi dinleyenler tarafmdan iyice anlaşılması için ayrı ayrı olurdu. Vurgulamak istediği bir sözü üçer kez söyleme adeti vardı. Konuşma sırasında çoğunlukla gözlerini gökyüzüne çevirirdi. Sesi yüksekti. Ümmü Hânı (ra)’mn şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Kabe’de Kur’an-ı Kerim okur, biz de evlerimizde sedirlerimizin üzerinde uzanıp dinlerdik.”
Hz. Hatice (ra)’nın önceki kocasından Hind adında bir oğlu vardı. Çok güzel bir üslûpla konuşurdu. Birşeyi gözler önünde canlandırırcasına anlatırdı.
Hz. Hasan (ra) bir gün ona: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem nasıl konuşurdu?” diye sorunca şöyle cevap verdi: “Hz. Peygamber salîallahu aleyhi vesellem daima düşünen bir insan olarak görülürdü. Çoğu kez sessiz durur, hiçbir zaman gereksiz yere konuşmazdı. Her cümleyi ayrı ve net olarak söylerdi. Eliyle işaret ederken bütün elini kaldırır, birşeye hayret ettiğinde avcunun içini çevirir, konuşma sırasında bazan elini elinin üstüne vurur, konuşma sırasında bazan keyiflenir, sevindiğinde gözlerini yere çevirirdi. Çok az güler, güleceği zaman tebessüm ederdi, işte bu, O’nun gülmesi idi” Cerîr b. Abdullah’ın anlatışı da şöyledir: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in bana bakıp da tebessüm etmediği bir an olmadı.” Bazı rivayetlerde şu husus bildirilmiştir: “O hiçbir zaman kahkahayla gülmedi. En çok yan dişleri görünecek kadar gülerdi.” Ama İbn-i Kayyım ve diğerleri şunu yazmışlardır: “Bu ifade, bir tavrı mübalağalı anlatıştır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem asla yan dişleri gözükecek kadar gülmemiştir.”