El-Irbaz ibn Sariye, Allah’ın Rasulünün (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet etmiştir.
“Ben, Adem daha balçık halindeyken Allah katında hatemi’l-enbiyaydım (peygamberlerin sonuncusuydum).”
Meyseratu’1-Fecr şunu rivayet etmiştir.
– Ya Rasulellah! Sen ne zaman paygamber oldun? dedim.
Rasulullah da şöyle buyurdu:
– “Adem (a.s.), daha ruhla ceset arasındayken.”
Meysera şöyle der:
– Ya Rasulellah! Sen ne zaman peygamber oldun? diye sordum. Rasulullah da şu cevabı verdi:
– “Yüce Allah yeri yaratınca göğü yaratmaya niyet etti. Yedi kat o-larak göğü yarattı. Arşı da yaratıp arş’m bacağına: “Muhammed, Allah’ın elçisidir ve peygamberlerin sonuncusudur” diye yazdı. Yüce Allah, Adem’le Havva’yı yerleştirdiği cenneti yarattıktan sonra, kapılara, yapraklara, kubbelerin ve çadırların üzerine, Adem daha ruhla ceset arasındayken benim adımı yazdı. Yüce Allah Adem’e can verince o, Arş’a baktı ve benim adımı gördü. Allah ona, Muhammed’in, Adem oğlunun efendisi olduğunu söyledi. Şeytan, Adem’le Havva’yı aldattığında, onlar tövbe edip benim adımın Allah’a şefaatçi olmasını istediler.”
Ömer ibnu’l-Hattab rivayet etmiştir. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Adem (a.s.) günah işlediğinde başını kaldırıp:
– Rabbim! Muhammed’in hakkı için beni bağışla, dedi. Bunun ü-zerine Allah Teala ona:
– Muhammed nedir? Muhammed kimdir? diye vahyetti. Adem şöyle cevap verdi:
– Rabbim! Benim yaratılışımı tamamladığında, başımı Arş’ma doğru kaldırdım. Bir de ne göreyim! Arşın üzerinde “La ilahe ü-lallah Muhammedu’r-Rasulullah” yazılı. Anladım ki o senin yarattıklarının en değerlisidir. Çünkü sen onun adıyla kendi adını yanyana getirdin. Yüce Allah:
– Evet seni bağışladım. O, senin zürriyetinden gelen peygamberlerin sonuncusudur. Eğer o olmasaydı, seni yaratmazdım” buyurdu.
Said ibn Cubeyr, şöyle demiştir:
Adem oğulları; Allah katında en değerli yaratık hangisidir? diye tartışma yaptılar.
Bir kısmı; Adem’dir. Allah onu eliyle yaratıp meleklerini; ona secde ettirmiştir, dedi.
Diğer bir kısmı da; Allah’a isyan etmeyen meleklerdir, dedi.
Bunu kendisine söylediklerinde Adem: Bana ruh üfürüldüğünde, ayaklarıma ulaşmadan, oturmuş vaziyette doğruldum. Arş karşımda parladı. Oraya baktım, “Muhammed Resulullah” (Muhammed Allah’ın elçisidir) yazısını gördüm. îşte o Allah katında, yaratıkların en değerli-siydi, dedi.
Vehb şunu rivayet etmiştir:
Allah Teala Adem’e şöyle vahy etmiş tir: Ben Bekke’nin sahibi [5] Allah’ım. Oranın halkı benim seçtiğim kimselerdir. Ziyaretçileri benim heyetimdir ve onlar benim korumam altındadır. Orada benim beytim (evim=Ka’bem) vardır. Onu semadakiler ve yerdekilerle şenlendiririm. Onlar grup grup, saçları başları dağınık olarak ve toz toprak içinde ona gelirler. Onlar yüksek sesle tekbir getirirler (Allahu ekber derler). Tel-biyede bulunurlar (Lebbeyk Allahümme lebbeyk derler), sel gibi gözyaşı dökerek ağlarlar. Ondan başkasını kastedmeden ona dayanıp güvenen beni ziyaret etmiş, bana misafir olmuş, bana gelmiş ve benim evimde konaklamış demektir. Benim ona cömertliğimi göstermem, o beyti, adını, şerefini, izzetini ve yüceliğini senin oğullarından İbrahim adlı bir peygambere ayırmam gerekli oldu. Temellerini onun için yükseltirim ve onun vasıtasıyla imarım tamamlarım. Onun suyunu ona çıkarırım, onun helal olan yeriyle haram olan yerini ona gösteririm. Ona, oranın hac yapılan yerlerini öğretirim. Sonra orayı başka milletler şenlendirir. Sonunda senin oğullarından, Muhammed denilen bir peygamber gelir. O, peygamberlerin sonuncusudur. Onu, o beytin sakinlerinden, idarecilerinden, bakıcılarından ve suyunu temin edenlerinden yaparım. Kim o gün, beni sorarsa ben, saçı başı dağınık, üstü toz topraklı, adaklarını yerine getiren ve Rablerine gelenlerle birlikteyimdir.”
îbn Abbas rivayet etmiştir: Allah Teala Hz. İsa’ya (a.s.) şöyle vahyetti:
Muhammed olmasaydı Adem’i yaratmazdım. Arş’ı yarattığımda sallandı. Üzerine “La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah” yazdım, sakinleşti.