Varlıkta darlık çekmek deyiminin anlamı
* Sahip olduğu yeri kullanamadığından ya da cimriliğinden dolayı fakirlik ya da yetersizlik yaşamak.
* Herhangi bir engel nedeniyle, elindeki olanaklardan yararlanamamak.
* Elinde her imkân olduğu hâlde bunlardan yararlanamamak, sıkıntıya düşmek.
Vakit öldürmek deyiminin anlamı nedir
* Yapacak bir şey olmadığından sıkılmamak için faydasız ama eğlenceli bir iş yapmak.
* Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş şeylerle vakit geçirmek.
* Zamanı gereksiz, yararsız işlerle ya da hiçbir iş yapmadan geçirmek.
Örnek: Burda beklemekle zaman öldürüyoruz beyler.
Örnek 2: Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı. (S. F. Abasıyanık)
Vay haline deyiminin anlamı
* Durumun kötü anlamında kullanılır.
* Bir şeyin veya bir kimsenin kötü bir sonuca uğrayacağını anlatan bir söz.
Örnek: … Düz yolda yürüme becerisini kazanmadan ip cambazlığına özenirseniz, vay hâlinize.
Örnek 2: Eğer bir daha kardeşime sataşırsan vay haline.
Vebali boynuna deyiminin anlamı
* Sorumluluğu sana veya ona düşer anlamında kullanılır. Daha çok ölümden sonraki hayatta olan sorumluluklar için kullanılır.
* Bir işin günahını yüklenmek, günahı ona ait anlamında.
* Bu, onun işidir. Eğer bir suç ise, sorumluluk ona aittir, anlamında kullanılır.
Örnek: Günahı boynuna, doping de yapıyormuş. (H. Taner)
Örnek 2: Böyle yapmamı o istedi, vebali boynuna.
Örnek 3: ebali boynuna, bunların karınlarına sığdırdıklarını bir insan tıkınamaz. (H. R. Gürpınar)
Örnek 4: El konuşur, sevişirmiş bana ne / Sevdalım boynuna vebalim. (O. V. Kanık)
(Vebal: Günah.)
Vakit geçirmek deyiminin anlamı
* Bir şey ile yakından ilgilenmek.
* Bir şeyden vazgeçmemek, sebat göstermek.
* Gereksiz işlerle uğraşmak.
* Vakti boşa harcamak, oyalanmak, bazı şeylerle meşgul olarak zamanın geçmesini sağlamak.
Örnek: Top oynayarak vakit geçirebiliriz sanırım.
Velveleye vermek deyiminin anlamı
* Ortalığı gereksiz telaşa ve heyecana düşürmek.
* Gereksiz bir heyecana, telâşa düşürmek.
Örnek: Susun, ortalığı velveleye vermeyin! Ne bağrışıyorsunuz? (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Bir anda ortalığı velveleye verdiler; bağırmaya, sağa sola koşmaya başladılar.
(Velvele: Gürültü, heyecan.)
Verip veriştirmek deyiminin anlamı
* Bir kimseyi şiddetli bir şekilde eleştirmek, ağzına geleni söylemek, ağır sözlerle hakaret etmek, azarlamak.
* Ağır sözler söylemek, ağzına ne gelirse söylemek.
Verip veriştirmek ile ilgili cümleler
– Yüzüne karşı verip veriştirdi ama o tek kelime bile söylemedi.
– Bunca yıl yalan okuduk, yalan dinledik / Aklına kim gelirse bağır, ver veriştir. (N. Cumalı)
Vakit kazanmak deyiminin anlamı
* Bir şeyi yapmak için daha çok zaman elde etmek.
* Bir şeye ayrılan süreyi azaltmak.
* Bir şeyi daha hızlı yaparak ayrılan süreyi azaltmak ve artan süreyi başka işte kullanma olanağını elde etmek.
* Karşı tarafı oyalayarak kendi hazırlanma süresini uzatmak.
Örnek: Sen onu meşgul et ki hemen yola çıkmasın, bu sayede biz de biraz vakit kazanmış oluruz.
Örnek 2: Dilekçeyi şimdi verirsek vakit kazanırız.
Örnek 3: Top taca gidince, oyuncu vakit kazanmak için ayakkabısını bağlıyor.
Veryansın etmek deyiminin anlamı
* Hiç acımamak, bir şeyi kullanırken ya da parayı harcarken düşünmemek.
* Hiç insaf göstermeden, acımadan saldırmak; ağzına geleni söylemek.
Örnek: Salarım biraları kuyuya, atarız şezlongları bahçeye, veryansın eder, eski günleri anarız. (H. Taner)
Örnek 2: Adam hiç alttan almıyor, o da ona veryansın ediyor. (E. Şafak)
Vız gelip tırıs gitmek deyiminin anlamı
* Hiç etkilememek, aldırış etmemek, önemsememek.
* Göz önüne alınmaya değer görülmemek, hiçbir değeri, önemi olmamak, hiç önem vermemek, aldırış etmemek.
Örnek: Onun sözleri vız gelir bana, önce kendine söz geçirsin.
Örnek 2: Bu ölümle Ahmet, dünya yüzünde sahibi olunacak şeyin yalnız bir kadın olabileceğini, ötesinin ise yalan, haksız olduğunu ve kendisine kadından gayrı bir şeye sahip olmanın vız gelip tırıs gittiğinin farkına varmıştı. (S. F. Abasıyanık)
(Tırıs: Atın bir ayağı sürekli yerde kalacak şekilde kısa adımlarla yürüyüşü.)
Volta atmak deyiminin anlamı
* Bir alan içinde iki uç arasında gidip gelmek.
* Dar bir alanda bir aşağı bir yukarı yürümek, gidip gelmek, dolaşmak.
Örnek: Canımız sıkıldıkça avluda volta atıp dururduk.
Örnek 2: Çaylarını içtikten sonra Şifa ile Moda arasında üç aşağı beş yukarı volta atmak üzere davranırlar. (S. Birsel)
Vur abalıya deyiminin anlamı
* Bir durumda kendini en zor savunabilen, en kolay saldırılabilecek kişiye yüklenmek.
* Sessiz ve sakin kimselere yapılan zulüm ve haksızlığı belirtmek için kullanılır.
* Hiçbir kabahati olmadığı halde herhangi bir aksaklıkta kendisine kabahat bulunan, görevi olmadığı halde her zaman iş yüklenen, kendini koruyamayacak denli kimsesiz, arkasız, güçsüz kimseleri anlatmak için kullanılır.
* Bütün yükün yumuşak huylu kişiye yüklenmesi; sessiz, güçsüz kimsenin hırpalanması, hakkının çiğnenmesi durumunda karşıdaki kişiye sitem yollu söylenir.
Vur dedikse öldür demedik ya deyiminin anlamı
* Söylenen bir şeyi abartarak yapan kimse için söylenen söz.
* Bir isteği, dileği yerine getirirken aşırılığa kaçıp da işi berbat edene karış söylenir.
Vur patlasın çal oynasın deyiminin anlamı
* Aşırı zevk ve eğlenceyi anlatan bir söz.
* Aşırı zevk ve eğlenceye düşkün kimsenin parasını bu yolda harcamasını anlatır.
* Tüm varlığını zevk ve eğlence uğruna hoyratça harcamak.
Örnek: Komşu konaklarda vur patlasın çal oynasın saz âlemleri devam ediyor, uzak yakın piyano sesleri işitiliyordu. (Ö. Seyfettin)
Örnek 2: Vur patlasın çal oynasın sabaha kadar tepinip durdular.
Vurduğu yerden ses getirmek deyiminin anlamı
* Etkili olmak.
* Çok kuvvetli vurmak.
* Eli ağır. Yumruğu çok güçlü kimse.
DEYİM NEDİR?
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı ya da söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.
Diğer bir deyişle Deyim; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” denir.
DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Farklı bir sözcük getirilir veya sözcüklerin yeri değiştirilirse, ifade etmeye çalışılan düşünce anlamlı ve cümle akşına uygun olsa bile kullanılan söz grubu deyim sayılmaz.
“Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.
“Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.
2. Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz.
– Ağzını aramak
– Bozuntuya vermemek
– Fikir yürütmek
– Ekmeğini taştan çıkarmak
– Elinden geleni ardına koymamak
3. Deyimler farklı farklı söz grupları biçiminde meydana gelmişlerdir. Deyimleri oluşum şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabiliriz.
İsim Tamlaması Biçiminde Olanlar
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek şakası, anasının gözü vb.
Sıfat Tamlaması Biçiminde Olanlar
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela vb.
Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olanlar
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun iştahlı, gözü kara vb.
Mastar Grubu Biçiminde Olanlar
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek, suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış etmemek vb.
Cümle Biçiminde Olanlar
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün. Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok. Ayıkla pirincin taşını vb.
(Eksiltili cümle, ikileme vb biçiminde olan deyimler de vardır.)
4. Ne kadar fazla sözcükten oluşursa oluşsun deyimler tek bir kavramı ya da durumu karşılar. Deyimleri atasözlerinden ayıran en önemli özellik de budur. Atasözlerinin arka planında öğüt verme, ders çıkarma gibi unsurlar varken deyimler yalnızca bir durumu bir kavramı belirten anlatım kalıplarıdır.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Hayalcilik
Üstüne tuz biber ekmek: Kusuru artıracak harekette bulunmak
Suya götürüp susuz getirmek: Herhangi bir işte diğerini alt etmek
Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak
Havanda su dövmek: Boşuna uğraşmak
Deveye sormuşlar: Neden boynun eğri? “Nerem doğru ki” demiş: İşin her tarafının bozuk olması durumu
5. Deyimlerin büyük çoğunluğu mecaz anlamlıdır, yani deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam farklıdır.
Küplere binmek: Sinirlenmek (Küpün üzerine oturmak anlamında değildir.)
Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıların bir bir anlatılması.
Ayağının tozuyla: Gelir gelmez
Burun kıvırmak: Beğenmemek
Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden çıkar sağlamaya çalışmak
Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan avanak
6. Sayıları az da olsa gerçek anlamlı deyimler de vardır. Deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam aynıdır.
Çoğu gitti azı kaldı: Yapılmakta olan işin en önemli, en zor bölümü bitti.
İyi gün dostu olmak: Sadece iyi günlerde görünmek.
Kimi kimsesi olmamak: Yakını, eşi, dostu bulunmamak.
Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay olan aynı zamanda kıymetli olan şey