Çeki düzen vermek deyiminin anlamı
* Düzgün duruma getirmek, düzeltmek.
* Karışıklığı, dağınıklığı, başıbozukluğu gidermek.
* Dağınıklıktan kurtarmak. Toparlamak. Yolunda gitmesini sağlamak.
* Kişini bir kişiye, olaya veya işe müdahale ederek onun olumsuz taraflarını olumluya çevirmeye çalışması ve düzenleme yaparak iyi duruma getirmesi.
Örnek: Yaşamda çirkin-güzel ikilemi, insanı kendisine sürekli çekidüzen vermeye zorlayan bir yargılama ölçütü.
Örnek 2: Kendine bir çeki düzen vermelisin artık.
Örnek 3: Onun her yazdığı iyi olmayabilir, kendini bırakıp çekidüzen gözetmeden karmakarışık yazdığı da oluyor. (N. Ataç)
Çekirdekten yetişme deyiminin anlamı
* Bir işte çok küçük yaşlardan beri uğraşarak, o işte usta olma.
* Bir işi küçük yaştan, çıraklıktan başlayarak öğrenme ve o işte ustalaşma.
* İşe küçük yaşta başlayarak tecrübe edinmek, pratiklik kazanacak duruma gelmek.
* Bir kişinin bir konuda çok küçük yaşta ve konunun en başından başlayarak o işle ilgili her şeyi öğrenene kadar eğitilmesi.
Örnek: Ali, çekirdekten yetişmiş bir marangozdu.
Örnek 2: Eşim kuyumculuk mesleğinde çekirdekten yetişme.
Çekirdekten yetişme deyiminin hikayesi
Altı yedi yaşlarında küçük bir çocuk kaldırımın kenarına çökmüş, kâh mendil satar, kâh gözüne kestirdiklerine dilenirmiş. Onun bu hâlini gören yaşlıca bir adam:
“Evlâdım, senin kimin kimsen, bakacak giydirecek olanın yok mu da, bu yaşta buralarda ezilirsin?” demiş.
Çocuk:
“Var amca var” demiş. “Ama ben, çekirdekten yetişeyim diye buraya gönderdiler”.
Çenesi düşmek deyiminin anlamı
* Gevezelik etmek, yerli yersiz konuşmak.
* Geveze, çok konuşan, gereksiz şeyler söyleyen.
* Bir kişinin bir konuda çokça konuşması bir türlü susmak bilmemesi.
* Yerli yersiz konuşup gevezelik etmek, çok konuşmak.
Örnek: Senin kadar çenesi düşük bir adam daha görmedim.
Örnek 2: Oğlum Ferhat senin kadar çenesi düşük bir adamı gördüm desem yalan söylemiş olurum.
Çevir kazı yanmasın deyiminin anlamı
* Söylediği şeyi sonradan değiştirmeye kalkışanlara söylenen bir söz.
* Sözünü çeviren kimseler için söylenir.
* Karşısında olan kişiyi kıracak bir söz söylediğini yada bir hareket yaptığını fark edip bu durumu kurtarmaya söylediği sözü çevirmeye kalkan kişilere şaka yollu söylenen bir deyimdir.
Örnek: Önce adama beceriksiz demeye getir sonrada pot kırdığını anlayınca Çevir Kazı Yanmasın. Yemezler dostum.
Örnek 2: Söylediği tutmayınca her zaman ki gibi, çevir kazı yanmasın ayaklarıyla çaktırmadan kıvırtır ve çark eder.
Çıkmaz ayın son çarşambası deyiminin anlamı
* Bir işin hiçbir zaman yapılmayacağını anlatan bir söz.
* Belirsiz ve uzak zaman.
* Bir işin yapılmasının mümkün olmadığını dile getirmek için o günün yapılacağı güne çıkmaz ayın son çarşambası denilerek o işin hiçbir zaman yapılmayacağı anlatılır.
* Hiçbir zaman gelmeyecek zaman. Bu iş hiçbir zaman gerçekleşmez (şaka olarak).
Örnek: O senin dediğin ancak çıkmaz ayın son çarşambasında gerçekleşir.
Örnek 2: Sana olan borcumu çıkmaz ayın son çarşambası öderim artık.
Çıkmazda olmak deyiminin anlamı
* Çözülemez bir sorunla karşılaşmak, ilerleyemez hâle gelmek.
* Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan yol, sokak.
* Çözüme ulaşmayan, çözüm yolu olmayan.
* Bir sorunda çözüme varmanın olanaksızlığı durumu; çıkış yolunun olmayışı.
Örnek: Turgut Uyarın Şiir çıkmazda çünkü insan çıkmazda »sözüne katılmadığımı belirtmek isterim.
Örnek 2: Bu apartmanın olduğu çıkmazda bir garaj, bir eski ahır, üç esrarlı ve daima kapalı depodan başka bir şey yoktur. (H. E. Adıvar)
Çiçeği burnunda deyiminin anlamı
* Çok taze, genç, yeni koparılmış.
* Yeni ortaya çıkmış.
Örnek: Çiçeği burnunda bir haber getirmek için yarışa girdi muhabirler.
Örnek 2: Çiçeği burnunda birgelindi henüz babası öldüğünde.
Örnek 3: Yeni bir çocuğu olmuş çiçeği burnunda bir gelindi yazık oldu Ayşeye..
Örnek 4: Ahmet’in ilk çocuğu doğmuş, çiçeği burnunda baba oldu o şimdi.
Çifte kumrular deyiminin anlamı
* Birbirini çok seven ve birbirinden ayrılmayan kimseler.
Örnek: İşte çifte kumrular geliyorlar.
Örnek 2: Çifte kumrularımız için ne yapabilirim?
Çaba harcamak deyiminin anlamı
* Uğraşmak, mücadele vermek.
* Bir işi başarmak için uğraşmak, kuvvet harcamak.
Örnek: … On yıl ara verdiğimizde bile kolayca çaba harcamaksızın bunları tekrar kazanabiliriz.
Örnek 2: Çaba göstermeden amacına ulaşamazsın.
Çam devirmek deyiminin anlamı
* Pot kırmak, söylenmemesi ya da yapılmaması gereken bir şeyi yapmak, davranışta bulunmak.
* Farkında olmadan karşısındakini kıracak ya da kötü bir sonuca yol açacak söz söylemek, davranışta bulunmak.
* Karşısındakine dokunacak veya kötü bir sonuç doğuracak söz söylemek.
* Toplum içinde söylenmemesi gereken bir sözü söylemek ve bunu söyleyerek karşıdaki insanların gizli kalması gereken şeyleri afişe etmek.
Çam devirmek ile ilgili cümle
– Onun da çam devirmede üstüne yok hani.
– Bu Ali amcanın da devirmede rabiki yok hani.
– Annesinin yanında çam devirip, erkek arkadaşından bahsetti.
Çam devirmek deyiminin hikayesi kısa
Eski zamanda zengin bir adamın çok güzel bir köşkü ve bahçesi varmış. Bahçede özellikle çam ağaçlan dikkat çekiyormuş. Zamanla aile büyüyünce evi büyütmek gerekmiş ve köşkün sahibi bunun için çam tomrukları alarak bahçenin bir köşesine istif ettirmiş.
Kış mevsimi gelip, köşk sahibi kışlık evine geçeceği zaman uşağına, “Bahçedeki çamları kereste olarak biçtir, seneye de yeni binanın inşaatına başlarız” demiş. Bu sözü yanlış anlayan uşak ise. tomruklar yerine bahçedeki çamları kestirerek, bunlardan kereste yaptırmış.
Çamura taş atmak deyiminin anlamı
* Kötü huyu olan kişileri rahatsız edecek bir davranışta bulunmak.
* Sonunda kişiye bir sıkıntı verme ihtimali olan işe girişmek.
* Kötü huylu, şirret birine sataşmak, söz söylemek ona bulaşmak için üzerine sıçratmak…
* Terbiyesiz kişilerle ugraşılmaması, zira yakanın kurtarılamayacağını anlatan söz.
Çamura yatmak deyiminin anlamı nedir
* Yapmaya söz verdiği bir işi çeşitli bahaneler ileri sürerek yapmamak, sözünü yerine getirmemek.
* Kendisinden beklenen bir işi yapmamak, verdiği sözü tutmamak için bir takım bahaneler uydurmak.
* Daha önceden yapmaya söz verdiği işler için çeşitli bahaneler ileri sürerek vazgeçmeye çabalamak
* Borcunun ödememek, sözünü yerine getirmemek.
* Bir insanın bir konuda bildiklerini saklamak için uğraşması, bir gerçeğin ortaya çıkmaması için farklı bilgilerle insanların gözünü boyaması.
Örnek: Randevu yerinde 2 saat bekledim gelmedi, çamura yattı yine.
Çarıklı erkanı harp deyiminin anlamı
* Yüksek bir makamda bulunmayan ama her şeyi bilip, herkese öğüt veren kurnaz ve uyanık kişiler için şaka yolu ile söylenen bir söz.
* Kurnaz veya uyanık köylü
* Fazla eğitim görmemiş, tahsilsiz ancak her işe kafası çalışan; kurnaz, gözü açık, uyanık köylü ve taşralılar için şaka yollu ile kullanılan bir tabirdir.
Örnek: Çarıklı erkânıharbe bak, bizi kandıracak.
Örnek 2: Yahu bu köyde kimseler yok mu? – Vardır, vardır amma ne olur ne olmaz diye hepsi bir köşeye sinmiştir. Onlara çarıklı erkânıharp derler. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Çaydan geçip derede boğulmak deyiminin anlamı
* Büyük belalardan kurtulup, küçük bir aksilikte pes etmek, kurtulamamak.
* Büyük zorlukları aşmışken küçük, önemsiz bir nedenle başarısızlığa uğramak.
* Bir işin zor kısmını tamamlayıp kolay kısmına takılmak. Büyük güçlükleri yenip önemsiz sebeplerle başarısızlığa uğramak.
* Edilen masrafın büyük kısmını üzerine aldığı halde önemsiz bir küçük harcama için kararsız ve hasis davranmak.
* Zor olan işleri halletmek ve kolay işlerin içinden çıkamaz hale gelmek demektir.İnsanlar zor olan işlere zorluğunu bilerek yaklaşır ve ona göre önlemler alır.Kolay olanları ise küçük görür ve yaparım düşüncesi ile zorlaştırır.
Örnek: Bu son sınav sabrımı taşırdı ancak, çaydan geçip derede boğulmamalıyım.
Örnek 2: Çaydan geçip derede boğulması olacak iş değildi.
Çil yavrusu gibi dağılmak deyiminin anlamı
* Bir topluluğun her biri bir yana dağılmak.
* Toplu hâlde bulunan insanların her biri, herhangi bir sebeple bir yana dağılmak.
* Hayatta karşılaşılan kötü durumların aniden başa gelmesi durumunda insanların toplu olarak bulunduğu mekandan hızlıca ayrılmaya başlamaları.
* Perişan bir hâlde darmadağınık hâle gelmek. Perişan bir hâlde etrafa doğru kaçışmak.
* Panik durumlarında topluluk halindeki kalabalığın dağılıp kaçışması.
Örnek: Silâh sesini duyunca çil yavrusu gibi dağılmaya başladılar.
Örnek 2: Kazadan sonra olay yerine gelen meraklılar, yaralının olay yerinden hastaneye götürülmesiyle; çil yavrusu gibi dağıldılar.
Örnek 3: Havai fişek sesini silah zannedip çil yavrusu gibi dağılmaya başladılar.
Örnek 4: Mahallenin serserileri ağabeyimi görünce çil yavrusu gibi dağıldılar.
Çil Yavrusu Gibi Dağılmak Deyiminin Öyküsü
Keklik kuşunun bir adı da çildir. Tüylerindeki benekler yüzünden bu isim verilmiştir. Dişi keklik yavru çıkarınca onlarla hiç ilgilenmez kendi başlarına bırakır. Yumurtadan çıkan yavrular seke seke çevreye dağıldıklarından sözün buradan kaynaklandığı söylenebilir.
Çizmeden yukarı çıkmak deyiminin anlamı
* Haddini aşarak ya da yetkisinin üstünde iş yapmaya kalkarak bazı insanları rahatsız etmek, kızdırmak.
* Bilmediği işe, yetkisi dışındaki konuya karışmak.
* Bir kişinin aklının kesmeyeceği, bilmediği, yetkisi ve becerisinin dışında bir işi yapmaya çalışmaya kalkışması, Haddini bilmemek, duracağı yeri bilmemek manalarında kullanılır.
* Kişinin haddi olmayan işlerle uğraşması, söylememesi gereken seviyede sözler sarf etmesi.
Örnek: Ferhat artık konuşma istersen. Çizmeden yukarı çıkmaya başladın bilesin sonuçlarına katlanırsın.
Örnek 2: Kes artık, çizmeden yukarı çıkmaya başladın.
Örnek 3: Ayşe bu sever çizmeden yukarı çıktı.
Çizmeden yukarı çıkmak deyiminin hikayesi
Bir gün ünlü bir ressam, yaptığı resimlerin mükemmel olması için onları eleştirecek kişiler çağırmış. Bunlardan birisi de resimdeki çizmeleri eleştirecek olan bir çizme ustasıymış. Usta ilk başta resimlerdeki çizmelere bakarak bazı eleştiriler yapm maya başlamış. Bir süre sonra ise havaya girerek resimlerin diğer yönlerini de eleştirmeye başlayınca, ressam, “Usta, çizmeden yukarı çıkma!” diyerek onu uyarmış.
Çoban aldı bağa gitti kurt aldı dağa gitti deyiminin anlamı
* Kazancından başkaları faydalandı, kendisine bir şey kalmadı.
* Malını, varlığını başkaları kullandı, kendisine bir şey kalmadı anlamında kullanılan bir deyimdir.
Çorap söküğü gibi gelmek deyiminin anlamı
* Başlanan bir işin veya birbirine bağlı birçok işin arka arkaya ve kolayca sürüp gitmesi.
* Başlayan bir işin birbirine bağlı diğer bölümlerinin kolaylıkla halledilmesi.
* Başlangıcından itibaren devamı çok kolay gelen, engelle karşılaşılmadan yürütülen iş.
Örnek: Hele bir başla sen, bak nasıl çorap söküğü gibi gidecek iş.
Çorbada tuzu bulunmak deyiminin anlamı
* Bir iş veya görevde az da olsa emeği bulunmak.
* Emeği geçmiş olmak.
* Yapılan bir iş ya da hizmette az da olsa çabası, emeği bulunmak.
* Bir işin gerçekleşmesinde az da olsa bir katkısı olmak.
* Bir kişinin süren bir işe yardım etmek istediği zaman söylediği bir deyimdir.
Çorbada tuzu bulunmak ile ilgili cümleler
– Haydi durmayın, çorbada sizin de tuzunuz bulunsun!
– Senin de çorbada tuzun bulunsun, dedi nineciğim.
– Benim de çorbada tuzum bulunsun istedim.
DEYİM NEDİR?
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı ya da söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.
Diğer bir deyişle Deyim; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” denir.
DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Farklı bir sözcük getirilir veya sözcüklerin yeri değiştirilirse, ifade etmeye çalışılan düşünce anlamlı ve cümle akşına uygun olsa bile kullanılan söz grubu deyim sayılmaz.
“Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.
“Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.
2. Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz.
– Ağzını aramak
– Bozuntuya vermemek
– Fikir yürütmek
– Ekmeğini taştan çıkarmak
– Elinden geleni ardına koymamak
3. Deyimler farklı farklı söz grupları biçiminde meydana gelmişlerdir. Deyimleri oluşum şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabiliriz.
İsim Tamlaması Biçiminde Olanlar
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek şakası, anasının gözü vb.
Sıfat Tamlaması Biçiminde Olanlar
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela vb.
Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olanlar
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun iştahlı, gözü kara vb.
Mastar Grubu Biçiminde Olanlar
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek, suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış etmemek vb.
Cümle Biçiminde Olanlar
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün. Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok. Ayıkla pirincin taşını vb.
(Eksiltili cümle, ikileme vb biçiminde olan deyimler de vardır.)
4. Ne kadar fazla sözcükten oluşursa oluşsun deyimler tek bir kavramı ya da durumu karşılar. Deyimleri atasözlerinden ayıran en önemli özellik de budur. Atasözlerinin arka planında öğüt verme, ders çıkarma gibi unsurlar varken deyimler yalnızca bir durumu bir kavramı belirten anlatım kalıplarıdır.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Hayalcilik
Üstüne tuz biber ekmek: Kusuru artıracak harekette bulunmak
Suya götürüp susuz getirmek: Herhangi bir işte diğerini alt etmek
Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak
Havanda su dövmek: Boşuna uğraşmak
Deveye sormuşlar: Neden boynun eğri? “Nerem doğru ki” demiş: İşin her tarafının bozuk olması durumu
5. Deyimlerin büyük çoğunluğu mecaz anlamlıdır, yani deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam farklıdır.
Küplere binmek: Sinirlenmek (Küpün üzerine oturmak anlamında değildir.)
Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıların bir bir anlatılması.
Ayağının tozuyla: Gelir gelmez
Burun kıvırmak: Beğenmemek
Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden çıkar sağlamaya çalışmak
Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan avanak
6. Sayıları az da olsa gerçek anlamlı deyimler de vardır. Deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam aynıdır.
Çoğu gitti azı kaldı: Yapılmakta olan işin en önemli, en zor bölümü bitti.
İyi gün dostu olmak: Sadece iyi günlerde görünmek.
Kimi kimsesi olmamak: Yakını, eşi, dostu bulunmamak.
Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay olan aynı zamanda kıymetli olan şey