Allahın 99 ismi (esmaül hüsna) El Basir ne anlama gelir yani el Basir anlamı nedir? İşte Basir ne demek (Allahın 99 ismi el Basir) hakkında bilgi.
EL BASÎR : Her şeyi iyi gören yani çok iyi gören (Her şeyi hakkıyla gören) anlamına gelir.
Bismillahirrahmanirrahim.
Cenab-ı Hakk Basir”dir, görülebilecek her şeyi bütün incelikleriyle görür. Zatı ile kaim olan Basar sıfatı ezeli ve ebedidir. Görmeye konu teşkil edebilecek olan varlıkları yaratmadan önce de ve yarattıktan sonra da bu sıfata sahiptir. Zaman şeridinin içinde -gelmiş ve gelecek- olan her şeyi birden görür. Mevcudat her an O (CC)”nun müşahedesi altındadır.
Varlığı kendinden olan Cenab-ı Hakk”ın zatı gibi “Basar” sıfatı da sonsuzdur. Mukaddes görmesi hakkında ne bir azalma ne bir artma ne de herhangi bir vasıtaya muhtaç olma durumu düşünülemez.
Mutlak olan görmesi hiçbir şart ile kayıtlı olmayıp hiçbir hudut ile sınırlı değildir. Görüntü âleminin tamamını ihata etmiş olup; hiçbir şey şuhud dairesinin dışında değildir. Gizli-açık, uzak-yakın, büyük-küçük, aydınlık-karanlık O (CC)”nun için fark etmez. Her şeyin içini-dışını, yerin altını-yerin üstünü, hücre zarı ile atmosfer tabakasını, okyanusun dibindeki bir canlıyı veya semalardaki melekleri görendir. Kemaline ve celaline ayna olan kâinatı, cemaline ayna olan baharı ve Muhammed Mustafa (SAV)”nın hayâ ile yere bakan gözlerini görendir, görmek isteyendir.
Allahın 99 İsmi ve Anlamları Detaylı Bilgi İçin Tıklayın!
Külli olan Basar sıfatına göre bir ile bin, birdir. Bütün eşyayı beraber görür. Bir şeyi görmek başka şeyleri görmeye mani olmadan, karıştırmadan net bir şekilde görür. Her kulunu her haliyle görür ve ihtiyacı olan her şeyi ona verir. Zaten yaratma, idare ve terbiye gibi fiiller böyle kusursuz bir görmeyi gerektirir. Her canlının muhtaç olduğu rızkının türünü, miktarını ve zamanlamasını bilip ona göre yetiştirenin görmüyor olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Mükemmel yapıdaki varlıkların düzenleri ve sahip oldukları sanatlar da görerek yaratıldıklarını gösterir. Yine kâinattaki düzen, denge, ahenk, uyum, kolaylık, suretlerdeki benzerlik ve farklılık, renkler ve tonları; aynı anda gören bir Halık”ın varlığına şahitlik ederler.
“Bir masnuun zatına bakılırsa Saniin ilim ve hikmeti görünür. Gayrısıyla birlikte bakılırsa, Saniin fevkalküll (her şeyin üstünde) bir sem” ve basara malik olduğu görünür.” (1)
El-Basir hem kendine mahsus ihatalı görmesiyle görür hem de kullarının gördüğünü görür. Basar sıfatının zayıf bir tecellisi olarak insana verdiği görme kabiliyeti mahlûk, sınırlı ve noksandır. İnsanın görmesi için göze, göz nuruna, dış âlemin ışığına ve belli bir mesafeye ihtiyacı vardır. Bir anda ancak belli bir açıdan odaklanarak baktığı şeyi yüzeysel olarak görür. Mesela kendi elini bir açıdan şeklen görür fakat içindeki kemikleri eklem yerlerini, damarları ve damarları içinde dolaşan kanı göremez.
İnsan bu sınırlı ve noksan görmesini kıyas unsuru yaparak malikinin külli ve ihatalı basarını anlamaya çalışmalıdır ve şunu demelidir: Ben bu cüz”i görmemle bu kadarını görüyorum oysa Âlemlerin Rabbi beni ve ebede kadar yaratacağı bütün mahlûkatı her haliyle görür ve gördüklerimizi de görür.
“Gözler O”nu idrak edemez/göremez. O ise gözleri idrak eder/görür.” (En”am / 103)
Her uzvun kendine has bir ibadeti olduğu gibi gözün de ibadeti “nazar-ı ibretle Saniin”e şükrandır.” (2) Yani yaratılış gayesine uygun çalışmaktır. İç içe geçmiş âlemler bütünü olan kâinattaki görüntü âlemine bir pencere, bir anahtar olmaktır. Bu âlemin içindeki suretlerin güzelliklerini, kudret mucizelerini, hikmet tecellilerini temaşa edip tefekkürle seyretmektir. Böylece eserden müessire ulaşmaktır, O”nu tanıyıp O”na hayran olmaktır.
Evet! Nasıl biz gözlerimizle eşyayı görürüz. Kalp gözümüzle de yani basiret ile de bu hakikatleri görürüz. Nasıl ki göz nursuz eşyayı göremez, kalp de kudsî bir nur ve kuvveye sahip olmadan varlıkların hakikatini ve imana dair hakikatleri göremez, kör olur.
“Gözler kör olmaz; fakat göğüslerde bulunan kalpler kör olur.” (Hacc / 46)
Kalp gözünün kör olmasının baş gözünün kör olmasından daha kötü olduğunu belirten Üstad”ımız şöyle der:
“Basar masnuatı görüp de, basiret Sani”i görmezse çok garip ve pek çirkin düşer. Çünkü o halde Sani”in manen, kalben görülmemesi ya basiretin fıkdanındandır (yokluğundandır) veya kalp gözünün kör olmasındandır.” (3)
Basiretsiz basar önemsizdir. Çünkü eseri görüp müessiri görmemek ebediyet için yaratılan insana gerçek bir fayda getirmez.
“De ki; Göklerde ve yerde neler var bir bakın! Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.” (Yunus / 101)
Gözleri olup da görmeyenlere, kıyamette Rableri rahmet nazarıyla bakmayacaktır. Bu akıbetten kurtuluş ancak Sünnet-i Seniyye dairesindeki bir ubudiyetle mümkündür. Kur”an”ın nuruyla kalbi nurlanan insan hakkı batıldan ayırabilir.
“Mü”minin ferasetinden çekininiz, çünkü o Allah”ın nuruyla bakar.” (Tirmizi)
El-Basir ism-i şerifinin en güzel aynası olan Efendimiz (SAV)”in, Cibril (AS)”in “İhsan nedir?” sorusuna cevabı şu olmuştur:
“Allah”a sanki O”nu görüyormuş gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen Allah”ı görmüyorsan da şüphesiz O seni görür.” (Buhari)
Rabbim bizlere her an müşahede altında olduğumuz bilincini ve ihsanı nasip etsin. Âmin. V”el-hamdu lillahirabbilâlemin. (Nevin Yapıcıoğlu)