Renk vermemek deyiminin anlamı
* Bir konu ile ilgili duygularını ya da düşüncelerini belli etmemek; bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.
* Bir şeyi bildiği halde bilmez gibi görünerek olacakları beklemek.
* Düştüğü kötü durumdan kurtulmak için hiç haberi yokmuş ya da farkında değilmiş gibi davranmak.
* Bozuntuya vermemek.
Renk vermemek ile ilgili cümleler
– Şaşırmış gibi yüzüme bakıyor ama renk vermiyor. (A. Ümit)
– Adam yaptığı hatanın farkına vardı ama hiç renk vermedi.
Renkten renge girmek deyiminin anlamı nedir
* Korku ve utançtan dolayı yüzünün rengi değişmek.
* Utanç ya da öfke duyarak yüzünün rengi değişmek, çok utanmak ya da çok öfkelenmek.
Örnek: Genç kız, renkten renge giriyor, verecek cevap bulamıyordu. (R. N. Güntekin)
Resmiyete dökmek deyiminin anlamı
* Bir işi resmi bir şekle dönüştürmek.
* Bir iş veya duruma resmiyet kazandırmak, onu resmî kanallardan halletme yolunu seçmek.
Örnek: Bizim bu ihalenin sonucunu resmiyete dökte parayı alabilelim.
Rest çekmek deyiminin anlamı
* Bir konuda sert bir şekilde son sözü söylemek.
* Pokerde önündeki paranın tümünü ortaya koymak.
* Herhangi bir konuda tutumunu belirten sert ve kesin sözünü söylemek.
Örnek: Öyle bir rest çekti ki görmeliydiniz.
Örnek 2: Adamdaki cesarete bak, geldi hepimize rest çekti ve arkasına bakmadan gitti.
Rol oynamak deyiminin anlamı
* Bir işin gerçekleşmesinde katkıda bulunmak, önemli etkisi olmak, yer almak.
* Bir tiyatro oyunu ya da sinema filmi gibi sanatsal aktivitede yer almak.
* Davranışlarda içenlik olmamak.
Örnek: Bu işin gerçekleşmesinde onun da önemli rolü oldu.
Örnek 2: Bunda ne hocanın bilgisi ne çocuğun çalışkanlığı rol oynar. (B. Felek)
Örnek 3: Bu da hile, inanmıyorum pusuda beklediğine ve rol oynadığına.
Rota değiştirmek deyiminin anlamı
* Gittiği yolu ya da bir şeyi yapış biçimini değiştirmek.
* Takip edilen yoldan ayrılmak.
* Tutumunu, tavrını değiştirmek, izlediği yoldan kopmak.
Örnek: Turgut, ani bir kararla rotasını değiştirdi.
Örnek 2: Hava muhalefeti sebebiyle uçak rota değiştirmek zorunda kaldı.
Ruhu bile duymamak deyiminin anlamı
* Hiç fark etmemek, haberi olmamak.
* Anlamamak; hiçbir bilgisi, haberi bulunmamak; olan biteni sezememek.
Ruhu bile duymamak ile ilgili cümle
– Göreceksin ruhu bile duymayacak, onu bir güzel ıslayacağız.
– Birinin yukarıdan topladığını öteki sokağa taşır, konak soyulduğu hâlde, kimsenin ruhu bile duymaz. (H. E. Adıvar)
Ruhunu teslim etmek deyiminin anlamı
* Ölmek, vefat etmek.
Örnek: İhtiyar ninem sabaha karşı ruhunu teslim etmişti.
Örnek 2: Hiçbir şey söylemeden ruhunu teslim etmiş. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Rüyasında bile görememek deyiminin anlamı
* Olacağını hiç aklına getirmemek, ihtimal vermemek.
Örnek: Bunu bana aldın ha! Rüyamda bile görsem inanmazdım!
Rüzgar gelecek delikleri tıkamak deyiminin anlamı
* İstenmeyen bir şeye karşı önceden tedbir almak.
* Bir işin gerçekleşmesini önleyecek şeylere karşı her türlü önlemi almak.
* İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.
Rafa kaldırmak deyiminin anlamı
* Bir konuyu daha sonra görüşmek üzere belirsiz bir süre boyunca ertelemek, üstünde durmamak.
* Bir iş üzerinde artık durmamak, savsamak, o işi kenara itmek, ihmal etmek.
Örnek: Bizim dosyayı yine rafa kaldırmışlar.
Örnek 2: Anayasayı rafa kaldırarak keyfi, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir. (N.Cumalı)
Örnek 3: Ben o dosyayı artık rafa kaldırdım.
Rahat durmamak deyiminin anlamı
* Bir yerde sıkıntı çıkarmadan ve rahatsızlık vermeden durmamak.
* Yaramazlık etmek, kımıldayıp durmak.
Örnek: Rahat durmadın, beni zor durumda bıraktın.
Örnek 2: Misafirliğe gittiğimizden beri çocuk rahat durmadı.
Rahat yüzü görmemek deyiminin anlamı
* Ömrü sıkıntı içinde geçmiş olmak, hiç rahat etmemek.
* Huzur, bolluk, hiç rahatlık görmemek; sürekli sıkıntı, darlık içinde bulunmak.
* Yaşamı boyunca ya da belli bir süre hiç rahat etmemek.
Örnek: Şu yaşıma geldim, hiç rahat yüzü görmedim desem yeridir.
Örnek 2: Garibim rahat yüzü görmeden göçtü gitti bu dünyadan.
Örnek 3: Derler ki bugünden itibaren Zeliha”nın kalbi rahat yüzü görmedi. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Örnek 4: Babamın dırdırından annem hiç rahat yüzü görmedi.
Rahat batmak deyiminin anlamı
* Rahat bir durum içindeyken kendine zarar verecek, rahatını kaçıracak davranışlar içine girmek.
* İyi bir durumdayken bu durumu olmayacak sebepler yüzünden bırakanlar için sitem yolu söylenen bir söz.
* Rahat, iyi bir yerdeyken o yeri olmayacak nedenlerden ötürü terkeden insanlar için sitem biçiminde söylenir.
Örnek: Rahatlık mı battı, ne işin var bu karda kışta burada.
Rahatına bakmak deyiminin anlamı
* Rahat bir durum içinde olup bu durumun keyfini çıkarmak.
* Hiçbir şeye aldırış etmeksizin kendi rahatını sağlamaya çalışmak ya da rahat olan yaşamını sürdürmek.
Rahatına bakmak deyimi ile ilgili cümle
– Boş ver, rahatına bak, sen mi düzelteceksin diyenlerden nefret ederim.
– Yeter ki sen rahatına bak, herşey olacağına varır.
– Burada hiçkimse seni rahatsız edemez, sen rahatına bak.
Rahmetli olmak deyiminin anlamı
* Ölmek, vefat etmek.
Örnek: Rahmetli, insanların en iyilerinden biriydi. P. Safa
Örnek 2: Senin sesin bana rahmetli büyük annemi hatırlatıyor.
Örnek 3: Ben, rahmetli pederden miras kalan bakkal dükkânını işletirim.
Örnek 4: Rahmetli Kemal Sunal mazlumdu onun işvereni ise zalimdi. Bana Mazlum’u getirin diye bağırıyordu.
Ramak kalmak deyiminin anlamı
* Bir şeyin gerçekleşmesine çok az kalmak anlamında kullanılan bir söz.
* “Az kalsın olacaktı.”, “Neredeyse” anlamlarındadır.
Ramak kalmak deyimi ile ilgili cümleler
– Makinenin elime değmesine ramak kalmıştı ki güçlükle kendimi geri attım.
– Bıçağın elini kesmesine ramak kalmıştı ki son anda farkına vardım.
– Otobüsün uçurumdan yuvarlanmasına ramak kaldı ve yolcular feryad ediyorlardı.
– Sınavda 100 almaya ramak kalmıştı ki, hoca kağıdı elimden aldı.
Rast gelmek deyiminin anlamı
* Hedefi tutturmak.
* Bir kişiyle daha önceden planlanmadan karşılaşmak (hiç ummadığı, düşünmediği halde karşılaşmak).
* Düşünmediği ya da düşünülmediği halde payına düşmek.
Örnek: Bugün eski bir arkadaşıma rast geldim.
Örnek 2: Kurban etinin iyi yerleri komşuya rast geldi.
Örnek 3: Desenli parça bana rast geldi.
Örnek 4: Pazarda kardeşimi çok aradım ama rast gelmedim.
(Rast: Hedefi vurma, tesadüf, doğru düzgün.)
Rast gitmek deyiminin anlamı
* Bir işin istendiği gibi devam etmesi.
* Bir iş istenilen bir biçimde gelişmek, uygun düşerek gerçekleşmek.
Örnek: İşleri rast gidince çok para kazandı.
Rayına oturmak deyiminin anlamı
* Bir işin yoluna, yöntemine koyulması, kendi iç sistemini ve düzenini sağlaması.
* Bozulmuş, düzensiz hâle gelmiş bir işi yoluna koymak, iyi duruma getirmek.
Örnek: İki aydır işler yerinde gitmeyip zarar ediyordul, ama çok şükür rayına oturdu.
Rekor kırmak deyiminin anlamı
* Daha önce yapılmış bir şeyi eskisinden daha iyi bir şekilde yapmak.
* İyi bir derece kazanmak.
* Eski rekoru aşıp yeni, üstün bir derece, sonuç elde etmek.
Örnek: Koşuda yeni bir rekor kırılması bekleniyor.
Örnek 2: Tam en az elli bin satıp rekor kıracak. (A. Gündüz)
Rengi atmak deyiminin anlamı
* Korku ya da üzüntüden dolayı sararmak.
* Korku, heyecan sebebiyle benzi sararmak.
* Çok heyecanlanıp solmak, sararmak.
* Solmak.
Örnek: Kumaşın rengi bir yıkamadan sonra attı.
Örnek 2: Askerleri karşısında görünce rengi attı.
DEYİM NEDİR?
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı ya da söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.
Diğer bir deyişle Deyim; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” denir.
DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Farklı bir sözcük getirilir veya sözcüklerin yeri değiştirilirse, ifade etmeye çalışılan düşünce anlamlı ve cümle akşına uygun olsa bile kullanılan söz grubu deyim sayılmaz.
“Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.
“Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.
2. Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz.
– Ağzını aramak
– Bozuntuya vermemek
– Fikir yürütmek
– Ekmeğini taştan çıkarmak
– Elinden geleni ardına koymamak
3. Deyimler farklı farklı söz grupları biçiminde meydana gelmişlerdir. Deyimleri oluşum şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabiliriz.
İsim Tamlaması Biçiminde Olanlar
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek şakası, anasının gözü vb.
Sıfat Tamlaması Biçiminde Olanlar
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela vb.
Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olanlar
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun iştahlı, gözü kara vb.
Mastar Grubu Biçiminde Olanlar
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek, suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış etmemek vb.
Cümle Biçiminde Olanlar
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün. Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok. Ayıkla pirincin taşını vb.
(Eksiltili cümle, ikileme vb biçiminde olan deyimler de vardır.)
4. Ne kadar fazla sözcükten oluşursa oluşsun deyimler tek bir kavramı ya da durumu karşılar. Deyimleri atasözlerinden ayıran en önemli özellik de budur. Atasözlerinin arka planında öğüt verme, ders çıkarma gibi unsurlar varken deyimler yalnızca bir durumu bir kavramı belirten anlatım kalıplarıdır.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Hayalcilik
Üstüne tuz biber ekmek: Kusuru artıracak harekette bulunmak
Suya götürüp susuz getirmek: Herhangi bir işte diğerini alt etmek
Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak
Havanda su dövmek: Boşuna uğraşmak
Deveye sormuşlar: Neden boynun eğri? “Nerem doğru ki” demiş: İşin her tarafının bozuk olması durumu
5. Deyimlerin büyük çoğunluğu mecaz anlamlıdır, yani deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam farklıdır.
Küplere binmek: Sinirlenmek (Küpün üzerine oturmak anlamında değildir.)
Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıların bir bir anlatılması.
Ayağının tozuyla: Gelir gelmez
Burun kıvırmak: Beğenmemek
Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden çıkar sağlamaya çalışmak
Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan avanak
6. Sayıları az da olsa gerçek anlamlı deyimler de vardır. Deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam aynıdır.
Çoğu gitti azı kaldı: Yapılmakta olan işin en önemli, en zor bölümü bitti.
İyi gün dostu olmak: Sadece iyi günlerde görünmek.
Kimi kimsesi olmamak: Yakını, eşi, dostu bulunmamak.
Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay olan aynı zamanda kıymetli olan şey