Bismillahirrahmanirrahim.
Dünyaya gönderilen insan muhakkak birinin adına hareket etme ihtiyacı hisseder. Herkes birinin adına hareket eder; kimisi devlet başkanı adına, kimisi vali adına, kimisi eşi, evladı ve ya babası adına hareket eder.
Peki, mümin olan kimin adına hareket etmelidir? Kimin için çalışıp yaşamalıdır?
Buna verilecek en güzel cevap şüphesiz ki “Allah (CC) adına” olacak cevaptır. Çünkü içinde Allah”ın (sünnetullah) olmadığı bir hayatın anlamı yoktur. Yine içinde Allah”ın olmadığı bir hayatı yaşayanlar amaçsız ve anlamsız bir hayatı zimmetlenirler. Allah-u Teâlâ hayata anlam katar, aksi halde böyle bir hayatın anlamı yoktur.
A”la Suresi işte bu hareket noktasını anlatmaktadır. Yani kimin adına hareket etme gerekliliği noktasını. Bununla beraber ayetlerin kısa kısa oluşu; Allah”ın yeryüzündeki ayetlerine de dikkat çekerek insanı tefekküre sevk eder.
Her gün kıldığımız beş vakit namazda her secdesinde en az üç defa söylediğimiz tesbih cümlesi bu suredeki ilk ayetin hükmüdür.
Bundan evvel secdede “Allahümme leke secedtü”” (Allah”ım sana secde ettim) denirdi.
Ayrıca buradaki hitap Hz. Peygamber (SAV)”e rabbinden gelmektedir. Hem de ayrı bir sevimlilik ayrı bir yakınlık havası içinde… Dolayısıyla Hz. Peygamber bu emri aldı ve surenin diğer ayetlerine geçmeden “sebbih isme rabbikel a”la” dedi. Böylece emre hemen itaat ettiğini bilfiil gösterdi.
A”la Suresi”nde Allah, vahiy ve Kur”an, peygamber ve tebliğ görevi, tebliğ karşısında insanların takındıkları farklı tavırlar ve bunun ebedi hayattaki sonuçları ele alınmıştır…
“Yücelt rabbinin sınırsız şanını: Yüceler yücesi(nin şanını).” (1. Ayet)
Yücel rabbinin şanını; yüceler yücesinin şanını! Yücelikte, eşsiz olan rabbinin adına hareket et.
“Sebbihisme rabbikel ala” Yani yüce rabbinin adını tesbih et. Peki, tesbih nedir?
Tesbih aslında Allah”a ram olmaktır. Rabbimizin koyduğu yere razı olup kâinat korosuna katılmaktır.
“Zikr”: İradeli ve akıllı varlıklar için kullanılır. İradesiz varlıklar zikredemez. Fakat tesbih hem iradeli hem de iradesiz varlıklar için kullanılır. Çünkü iradeli varlıkların bir de kendi iradeleri dışında gerçekleşen bir boyutları, bir tarafları vardır. Mesela bizim doğumumuz bizim irademizin dışındadır. Uyuduğumuzda da çalışan yerlerimiz vardır. İrade ile çalıştırmayız onları. Biz uyuruz sistemler çalışır; dolaşım sistemi, sindirim sistemi vs. Vücudumuza baktığımızda muhteşem ve muazzam olaylar yaşanıyor. Onlar bu halleriyle tesbih etmektedirler. İşte bizim de bu koroya bilinçli olarak katılmamızı istemektedir.
Ayette geçen tesbih kavramı; yüceltmek, tenzih etmek, Allah”ın güzel sıfatlarını zihinde canlandırmakla beraber hayat zevkleri arasında yaşatmaktır. Yoksa sadece dildeki tesbih (Subhanallah) sözünün soyut bir şekilde tekrar etmek değildir.
“Rabbinin adını tesbih et”” ifadesinin sıfatlarının manalarını gözlerimizin önüne getirmekten kaynaklanan güzelliklerle beraber yaşamayı ifade etmektedir. Çünkü tesbih anlamak işidir, yalnızca duymak değildir. Biz buradaki tesbihin kelime manasından yola çıkarak söylüyoruz.
“O ki, her şeyi yaratmakta ve amacına uygun şekiller vermektedir.”” (2. Ayet)
Her şeyi yaratan ve düzelten mükemmel şekilde yapan ve onu kemalin zirvesine çıkaran O (CC)”dur. Her yarattığının görevini ve amacını belirleyen; uğrunda yaratıldığı hedefe doğru yönlendiren varlığın amacını gösteren, varlığı süresince kendisine yararlı şeyleri belirleyen ve buna doğru yol gösteren O”dur. Yani her şey yaratıldığı uyum içinde hareket etmektedir.
“O ki, (bütün mevcudatın) tabiatını belirlemekte ve onu (hedefine doğru) yöneltmektedir.”” (3. Ayet)
Yarattığı şeylerin tabiatını belirleyip onu hedefine doğru yöneltmesidir. Yani Allah varlıkların cinslerini, türlerini, niteliklerini, ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini, ecellerini takdir etmiş; her birini yapabileceği, kendisine uygun olan davranışlara yöneltmiş ve yaratıldığı amaç istikametinde hareketini kolaylaştırmış, din ve dünya işlerinde yapması gerekeni ona ilham etmiştir. “O ki, bütün mevcudatın tabiatını belirlemekte ve onu hedefine doğru yöneltmektedir.”” Kısacası O seni takdir etti ve O hidayet etti. Yani sana bir yol gösteriyor. Evet, o doğru yola iletti bundan sonrasını sen yürü artık! Doğru yola senin varman lazım çünkü Allah irade verdi. Verdiği iradeyi yokmuş gibi saymasını kimse beklemesin…
“O ki, yeşil otları çıkarmakta ve sonra onları kara-kavuk/kök haline getirmektedir.”” (4 -5. Ayet)
Kastedilen Allah”ın baharda yeşil bitkileri bitirip vakti gelince onları kapkara bitki kalıntısı haline getirmesidir. Bazı çağdaş yorumcular 5. ayetin, kömür madenlerinin teşekkülüne işaret ettiğini ileri sürmüşlerdir. Buna göre ilahi kudret önceleri her türlü bitkileri, ağaçları yetiştirip uzun zaman sonra bunları kömür haline getirmiştir, ayet bu olayı ifade etmektedir. Zira kömür yataklarının daha önceki jeolojik dönemlerde yetişmiş olan dev bitkilerle ormanların geçirdiği değişikliklerin ardından yer altında basınç ve ısı etkisiyle kömüre dönüşmüş olduğu bilinmektedir. Cansız madde olan taş ve topraktan yemyeşil otların ve ormanların çıkması nasıl Allah”ın kudretini gösteren bir olaysa onların zamanla taş kömürüne dönüşmesi de öylece O”nun kudretini gösteren bir olaydır. Hakeza insan yaratılışında da o kudreti görebiliriz.
Allah Teâlâ insanı yarattı. Yaratmakla kalmadı onu takdir etti, ona yaratılış amacını yükledi. Onunla da kalmadı insana muhteşem bir ölçü ve denge verdi. Görme, duyma, duygu-düşünce dengesi, madde-mana dengesi, ruh-beden dengesi ve onu âlemin gözbebeği yapması ve en sonunda da onu yaratıp, şah eserini yapıp da kendi haline bırakmaması…
Ona peygamber gönderdi, vahiy gönderdi ve insana doğru yolu gösterdi. Bununla da kalmadı rahmetiyle insanı kuşattı, yeryüzü misafirhanesinde ona gerekli olan her şeyi amade kıldı. Sonra boyun eğdirdi, gerekli yiyecek içecekleri ona temin ettirdi. En güzel bir şekilde misafirhaneyi insan için donattı, bezedi, süsledi.
Peki, bunca iyilik ve merhamete karşı senin cevabın ne olmalı ya da ne oldu ey insan?
Seda Arslan / Nisanur Dergisi
Kaynaklar:
Fizilal”il Kur”an
Kur”an Yolu Tefsiri
Muhammed Esed Tefsiri
Elmalılı Tefsiri