Allahın 99 ismi (esmaül hüsna) El Muiz ne anlama geliyor? İşte El Muiz ne demek anlamı hakkında bilgi.
Bismillahirrahmanirrahim.
EL MUİZZ : ism-i şerifi “dilediğine izzet veren” demektir. İzzet zilletin zıddı olup “güç, şeref, üstünlük” anlamlarını taşır.
El-Muizz dilediği gibi her mahlûka farklı güçler, özellikler vermiş. Kendi kendilerine asla elde edemeyecekleri bu üstünlükler el-Muizz ism-i şerifinin tecellilerini okutur. Sadece ayna görevi gören bu varlıklar lisan-ı halleriyle sanki şöyle söylerler; “Sen Aziz’sin, izzet ve azamet sahibisin. Biz zilletimize bakıyoruz üstümüzde bir izzet cilveleri var. Demek Senin izzetinin âyinesiyiz.” (1)
İzzetin, kuvvet ve kudreti her şeye galip olan el-Aziz’e ve O’nun (CC) âyinedarlığını en mükemmel bir şekilde yapanlara ait olduğunu ayet-i kerime şöyle haber verir:
“İzzet Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.” (Münafikun / 8)
Evet! Münafıklar izzetin, mal ve taraftarların çokluğunda olduklarını sanıyorlar, oysa izzet Allah’ın ve O’na iman ile bağlanan Resulünün ve müminlerindir. Risalet görevi ile peygamberini ve yeryüzüne halife kılmakla dostlarını aziz kılmıştır. Onlara güç, kuvvet, şan, şeref, üstünlük ve galibiyet vermiştir.
Peygamber (SAV) ve müminler sahip oldukları iman ile izzet sahibidirler. Hakiki iman sahibi olan her mümin Rabbini bütün isimleri ile bilir, tasdik eder. O (CC)’na dayanarak kuvvet ve nur sahibi olur; böylece sebeplere tapmaktan, onlara esir olmaktan veya isyan ve tuğyan ile varacağı zilletten kurtulur. Rabbi onu bütün düşmanlarından, nefsinden, şeytanlardan korur; destekler ve aziz eder.
Muizz ism-i şerifi salih amel işleyen iman ehlinde tecelli eder. Cenab-ı Hakk’ın emir ve nehiyleri bu tecellilere mazhariyeti kolaylaştıracak ve aynı zamanda insan fıtratına en uygun hükümlerdir. İlmi ile amel eden bir âlimin üstünde bu tecelli çok güzel okunur. İbadetlerinin mahiyetini bilerek, Rabbinin aczden uzak izzetine karşı secdeye kapanır. Ki secde, tazimi en güzel ifade eden lisan-ı haldir. Sacid izzetle karışık bir tezellül içinde kulluğun zirvesini, Rabbine en yakın olan anını, miracını yaşar, aziz olur.
İbadetler gibi diğer emirler de müminin izzetine izzet katar. Birçok özellikte yaratılan insanın helal dairede her duygusunu, her kuvvesini kontrol altında tutarak kemâlatın yollarını gösterir. Şehvetinin, öfkesinin ve cehaletinin esaretinden kurtarıp, nefs-i emmarenin tezkiyesini kolaylaştırır. Böyle bir insan Cenab-ı Hakk’tan başka kimseye boyun eğmeyerek hakiki hürriyete ulaşır. Sadece ona müteveccih muhlis bir kul, kanaat ile ihtiyaç zilletinden kurtulmuş mütevekkil bir insan olur.
El- Muizz ism-i şerifi acziyetini hissedip Rabbine dayanan bu gibi insanlarda tecelli eder. Bütün sebeplerden yüz çevirip Müessir-i Hakiki’yi bilen, O’ndan isteyen, zillete tenezzül etmez. Çünkü izzet-i nefis sahibidir. Bu hali kibir ile karıştırmamak gerekir. Kibir, insana Allah tarafından emaneten verilmiş üstünlükleri, güçleri kendinden bilip, kendini müstağni görüp, büyüklenmedir. Oysa iman etmekle izzet-i nefis sahibi olmuş biri mütevazıdır; kendindeki bütün güzel hasletlerin asıl sahibini bilir, haddini aşmaz. İzzet-i nefis ile tevazuu birden yaşar, vakar sahibidir. Allah’ın çizdiği sınırlar içinde doğru bir tevazu ile izzet-i nefsini muhafaza eder, Rabbinden başka ne nefsine ne insi ve ne cinni şeytanlara boyun eğer.
El-Muizz, dilediğini bu dünyada böyle aziz ettiği gibi ahirette de cennette makamlar verip tahtlara oturtacak ve huzuruna alarak asıl izzeti verecektir.